25 Kasımlarda Başka Bir Dünya Mümkün Mü?: Kadına Karşı Şiddet ve Ankara Barosu Gelincik Merkezi
Tarih boyunca dünyanın her coğrafyasında varlığını sürdüren ve toplumların her kesiminde adeta bir doğal afet gibi mücadele edilmesi gereken bir olgu olan şiddet, ülkemizde de özellikle son yıllarda uygulanan politikalar ile giderek artmaktadır. Nitekim şiddet denilince ilk olarak kadına karşı şiddet akla gelse de kadın, çocuk ve LGBTİQ+ özneler şiddet ile karşı karşıya kalmakta ve ayrımcılığa uğramaktadırlar.
Şiddet ile ilgili herkesin aklına yaralama , morluklar , dayak gibi fiziksel şiddet olguları akla gelse de şiddet, toplumun her kesiminde farklı şekillerde ve boyutlarda karşımıza çıkmaktadır. Bu nedenle de bireye karşı şiddetin, toplumu bütünüyle ilgilendiren sosyo-ekonomik ve politik bir durum olduğunun da altının çizilmesi gerekmektedir. Sayıları yeterli olmamakla birlikte bu alanda yapılan ulusal ve uluslararası bazı çalışmalar, şiddetin aslında evrensel bir sorun olduğunu gözler önüne sermektedir. Zira dünyada uygulanan şiddet; din, dil, ırk ayırt etmeksizin çok yaygın olarak karşılaşılan bir problemdir.
Şiddete maruz kalmak, bireyin korku, çaresizlik ve güvensizlik içinde yaşamasına neden olmakta ve güncel hayatını devam ettirebilmesini olumsuz etkilemektedir. Bu şiddetin arkasında da toplumun bütününe yayılmış toplumsal cinsiyet eşitsizliği sorunu ve erkek egemen anlayış yatmaktadır. Belirtmek gerekir ki, bireyin salt biyolojik olarak değil hayatın her alanında ikincilleştirilmesi ile ortaya çıkan şiddet hali yalnızca fiziksel olmayıp ekonomik, sözel, psikolojik, dijital, cinsel ve sosyal şiddet olarak da karşımıza çıkmaktadır. Ancak burada şiddetin ayrımının doğru yapılması ihtiyacı söz konusu olmaktadır. Şöyle ki, kadına yönelik şiddet kadının yalnızca “kadın” olması yani cinsiyeti nedeniyle uğradığı bir şiddet türüdür. Bu da kadının yaşadığı şiddet durumunun yorumlanması ve mücadele edilmesi kapsamında büyük önem arz etmektedir ancak bireyler sadece zayıf olarak görülüp tanımlandıkları için de şiddete maruz kalmaktadırlar.
Bireye yönelik şiddet evde veya dışarıda gerçekleşebilir. Aynı evde birlikte yaşansa da yaşanmasa da aile bireylerinizden, eski ya da şimdiki eşinizden, partnerinizden, sevgilinizden size yönelen her türlü psikolojik, fiziksel, cinsel veya ekonomik şiddet “ev içi şiddet” olarak ayrıca tanımlanmaktadır. Ancak şiddet sadece evde kalmamakta, ev yaşamı dışında çalışma hayatında, iş arkadaşları, yahut işveren tarafından şiddete maruz kalınabileceği gibi, hiç tanımadığınız birinden dahi şiddete maruz kalınması olasılığı mevcuttur.
Gelişen dünya ile birlikte şiddetin türü de değişmektedir. Günümüzde artık bireyler klasik şiddet tanımı dışında ‘Dijital Şiddet’ ve ‘Israrlı Takip’ gibi şiddet türleri ile karşılaşmaktadır. Gelişen teknolojin dezavantajı olarak çevrimiçi olduğunuz her an şiddet ile karşılaşılması olasılığı ile de karşı karşıya kalınmaktadır. Yine ulaşılabilir olmanın bir sonucu olarak bireyler takip davranışına maruz kalmakta, korku uyandırmak, gözdağı vermek ve kişinin kendisini güvencesiz hissettirmesini amaçlayan her türlü ısrarlı takip ile de karşı karşıya kalmaktadır.
Maruz kalınan şiddet çoğunlukla üç aşamalı kısır bir döngüyü içerir ve eğer bir noktasında kırılmaz ise yoğunlaşarak devam eder.
Birinci Aşama (Gerginlik Evresi): Erkek çeşitli sebeplerle gerilim yaratır, kıskançlık davranışı sergiler, tartışma çıkartır, en küçük konular dahi kavgaya dönüşür. Kadını kontrol altında tutmaya çalışır; istediği gibi davranmadığında ise tehdit eder. Kadın durumu kontrol edebileceğini düşünür, gerginliği azaltmaya çalışır; ancak gerginlik gittikçe artar.
İkinci Aşama (Şiddet Evresi): Fiziksel veya cinsel şiddetin görüldüğü aşamadır. Erkek fiziksel veya cinsel şiddet uygular, hemen arkasından bahaneler bulur; uyguladığı şiddet nedeniyle başkalarını, hatta kadını suçlar. Bu aşamada şiddet tokat veya tartaklama şeklinde görülebileceği gibi, yaralama ve cinayete kadar artabilir. Kadın şiddet karşısında kendini korumaya ve erkeği sakinleştirmeye çalışır; ancak bu mümkün olmaz. Bu nedenle kadın kendisi ve varsa çocukları için şiddeti en az zararla atlatmaya çalışır.
Üçüncü Aşama (Balayı/Uzlaşma Evresi): Erkek özür diler, yaptıklarını telafi etmeye çalışır, hediyeler alır. Gerilim azalır, erkek bir daha asla yapmayacağına dair sözler verir. Ancak bu aşama uzun sürmez; erkek bir süre sonra tekrar gerilim yaratır ve döngünün başına, yani ilk aşamaya dönülür. Şiddetin uzun yıllar devam ettiği ilişkilerde ise üçüncü aşamanın artık yaşanmadığı görülebilir.
Israrlı Takip: Fiziken takip etmek ya da haberleşme ve iletişim araçlarını, bilişim sistemlerini veya üçüncü kişileri kullanarak temas kurmaya çalışmak suretiyle bir kimse üzerinde ciddi bir huzursuzluk oluşmasına ya da kendisinin veya yakınlarından birinin güvenliğinden endişe duymasına neden olunması şeklinde kanunda tanımlanmıştır.
Şiddetin evre ve döngülerinin iyi saptanması, herhangi bir şiddetle karşılaşıldığında müdahale edilebilmesi ve bireyin can güvenliğinin sağlanabilmesi için çözüm üretilmesinde çok önemlidir. Şiddetle mücadele ve hukuki olarak güvenliğin sağlanmasında STK’lar, Barolar vs. gibi kurum ve kuruluşlar şiddet mağduru bireylere destek vermektedir.
Bu anlatılanlar karşısında ise en zoru şiddete maruz kalabildiğinizi fark edebilmek ve bunu kabul edip mücadele edebilmektir. Çünkü şiddet belli kalıplara sokularak, temelde şiddet mağdurunun suçu olarak gösterilmektedir. Şiddetin tanımını ve varlığını kabul ettikten sonra bunun karşısında durabilmek şiddet mağduru bireylerin ve bütün toplumumuzun görevidir.
Ankara Barosu Gelincik Merkezi de kurulduğu 2 Nisan 2011 yılından bu yana fiziksel, psikolojik, ekonomik ve cinsel şiddete maruz kalan kadın, çocuk ve LGBTİQ+ öznelerin uğradıkları şiddet ile ilgili olarak özel eğitim almış ve konusunda uzman Rehber ve Gönüllü Avukatlarla hizmet vermektedir. Ayrıca ihtiyaç halinde psikologlar ve sosyal hizmet uzmanlarından da yardım alınabilmektedir. Gelincik Merkezi’ne şiddet durumu ve ivedi tedbirlerle ilgili olarak 444 43 06 numaralı telefondan 7 gün 24 saat bizzat ulaşılabilmektedir.
Gelincik Merkezi’ne başvuran şiddet mağduru, öncelikle Merkezde bulunan rehber avukat ile bir görüşme yapmaktadır. Mağdur kadınların ihtiyaç ve tercihler sonucu kadın meslektaşlarımızı tercih etmeleri sebebiyle, kadın avukatlarımızın ağırlıkta olduğu kadın ve erkeklerden oluşan 400'den fazla avukat görev yapmaktadır. Mağdurlar ile yapılan bu görüşmenin ardından şiddet mağduru bireye özel bir hukuki yol belirlenmektedir. Eğer şiddet mağduru bireyin kalacak yeri bulunmuyorsa, evine dönmek istemiyorsa Ankara Valiliği, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve Belediyelerin Sığınma Evleri’ne (varsa çocuğu ile birlikte) yerleşmesi konusunda gerekli girişimler yapılmaktadır.
Ankara içinde yaşayan ihmal ve istismara uğrayan, şiddet gören, fuhuşa veya pornografiye maruz bırakılan, çocuk veya kadın ticaretine maruz kalan kadın, çocuk ve LGBTİQ+ öznelerin Gelincik Merkezi’ne bizzat başvurmaları halinde derhal hukuki süreç başlatılmaktadır.
Bireyin durumuna özel olarak belirlenen hukuki süreç;
gibi hususları kapsamaktadır.
Ankara Barosu Gelincik Merkezi olarak, şiddet mağdurlarının yaşadığı zorluklar yanında yalnız olmadıklarını hissettirmek toplumsal bilinci ile hareket etmekteyiz. Şiddetiz bir toplum düşüyle, kadınlar daha özgür daha eşit bireyler olarak toplumda var olabilmeleri için mücadele etmeye devam ediyoruz. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğini gideren politikaların üretilmesi ve şiddet mağduru kadınların adalete erişiminin önündeki engellerin kaldırılması , şiddetsiz bir hayata başlamaları için kadının güçlendirilmesi gerektiğine inanıyor ve bu bilinçle çalışmaya devam ediyoruz.
Mağdurların şiddet ve ivedi koruma tedbirleriyle ilgili olarak 4444306 nolu telefondan 7 gün 24 saat arayabilecekleri ve ucunda bir kadın nöbetçi avukatın bulunduğu telefon hattından ise ivedilikle Türkiye’nin her yerindeki şiddet mağdurlarına hukuki tavsiyeler ve başvuracakları merciiler hakkında bilgilendirme ve müdahaleler yapılmaktadır.
Öte yandan her ne kadar Gelincik Merkezi tarafından ceza dosyalarına avukat ataması yapılmasa da şiddet mağdurunun talebi üzerine, savcılık dilekçelerinin hazırlanması ve mevcut ceza yargılamalarının da Ankara Barosu Gelincik Merkezi adına takibi gerçekleştirilmektedir.
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele günü kapsamında her güne bir kadına şiddet ya da kadın cinayeti ile uyandığımız bu dönemde, Ankara Barosu Gelincik Merkezi olarak; mağdurlar özel olarak kurulmuş Gelincik Merkezi ile 11 yıldır şiddet mağdurlarının yanında olduğumuzu bildirir. Ve gönüllü olarak yürütülen destek hizmetinin de Türkiye Barolarında uygulanmasını temenni etmekteyiz.
Bugüne kadar binlerce kadının hayatına dokunduk. Mağdurların hayatına dokunmaya ve umuda uzanan eli olmaya karalılıkla devam edeceğiz.